İç Döküntüleri

Yazmak.. İnsanlara söylemek istediklerim , çekindiğimden yada söylerken duygularımı gizleyememekten belki de yanlış anlaşılmaktan korktuğum için yazarak anlatıyorum hislerimi. Buda kendimi anlatmak için daha güçlü yazmam gerektiğini hatırlatıp beni zorluyor. Aslında söylenenlere verilen tepkiler de aynı oranda değişiyor. Yüz yüze verilen tepki ile tek başına mesajı okuduğunda hissedilen ve verilen tepki eş olmuyor çoğu zaman. Bu olumlu yada olumsuz değil sadece daha uçlarda oluyor. 

Ben zor bir adam değilim ama geçinilmesi zor biriyim kabul ediyorum. Fazlasıyla alıngan, söylenen her sözü kafama takan ve sırf bu yüzden gün doğumunu ufacık penceremden uykusuz gözlerle üstelik güneşi göremeden seyrettiğim oluyor mesela. Etraftaki insanlar ne düşünür kaygısıyla yaşayan ve hareketlerine sürekli dikkat eden bu yüzden bazen anı kaçıran, bir sonraki adımı düşünmekten , hayatımı kurgulamak ,planlamaktan akışına bakamayan , çabuk motivasyonu düşen , modu her an düşmeye aday potansiyel bir depresifim. Yalnızlığı seven ama yalnız bir şeyler yapmaktan sıkılan , konuşmayı seven ama konuşmak istemeyen , enteresan bir tipim aslında. İnsanların beni tanımak istememesi yada sevmek istememesi aslında son derece doğal. Dünyada yaşayıp yaşamayacağımı sorgulamak bana düşmese de mutluluğun bana uzak olduğunu bununda yaşamak olmadığını biliyorum. Eksikliğimin fark edileceği bir gün için yaşamdan vaz mı geçmem gerekiyor? Belki de öldüğüm gün bir ölünün notları diye kitaba dönüşür bu blog. Kayboluşumu adım adım izlersiniz.Bir gün buhar olunca atmosferden hepinize tek tek bakacağım , o mutluluğu hangi bencil bulup saklıyorsa söz intikamını alacağım.

Notalarım çalınmış. Başım ağrıyor uyumak istesem de kusmam gereken mutsuzluklarım var. Bir yere varmayacak biliyorum , son nefese kadar devam edecek bu iç döküntü nöbetleri. Pozitif fotoğraflardaki umutlarım bile yandı benim. Şömineye atılan anılı fotoğraflardan farkım kalmadı. Sonum atmosfer.. Birilerinin beni güvende hissettirecek sarılmalarına bile hasretim. Evden de uzağım annemin kolları keşke kilometreleri aşıp uzansa bana. Evim , hep annem kokardı şimdi orada olmak vardı..

İyinin , güzelin değil de güçlünün yanında oluyor insanlar. Güç sendeyse seninle kitleler, güç parametresine göre değişse de başarılıysan , notların iyiyse , not tutuyorsan, popülersen , çevren genişse , işin iyi ise , makamın varsa ,paran varsa ..  eksikliği sorun yaratmayacak ne varsa..Seninle yürüyor insanlar ama bunlardan biri değilsen selamını görmemek için kafalarını çeviriyorlar. Hayatımın her bölümünde adımın geçtiği cümle iyi çocuk diye bitti. Ne eksiği ne fazlası oldu. Suçlusu ben miyim bilmiyorum belkide hiç hayat sikmediğim için duvarlarına çentik bırakamadım. 

Son günlerde iyi niyetimin suistimali hissine kapılıyorum. Kalbime yapılmış suikast girişimlerinden sonra tarumar olan bünyem , kendince büyük bir inşa savaşı verirken diğer insanların yararlanacağı bir sessizlik olması tabi ki bazıların dikkatinden kaçmadı.Boş arazi gören laz mütait gibi atladılar üzerime.Benimse bırakın onları üzerimden atmayı silkelenmeye bile gücüm yok.Sanırım çürüyorum.Hayattan, geleceğimden umutsuzum.9 yaşındaki bir çocuk mahallede uçurtma uçururken , ipi kaçmış da elinde tahta parçası ile kalakalmış gibi bekliyorum öylece.Ağlamasam da , bitmeyen gökyüzüne kapılmış uçurtmamı izlemeye devam ediyorum.Merakla bekliyorum süzülüşlerini, hangi tele takılacağını, ne kadar uzağa çıkıp gözden kaybolacağını , güçlü rüzgarlara rağmen ne kadar dik duracağını, gelecekte başıma gelecekleri...

Yapabildiğim tek şey ise susmak , sessiz tepki emperyalistlerin anlamayacağı bir protesto olsa da sessizliğin ritmi hoşuma gidiyor.Gücümün yettiği tek aktivite ağzımı kapalı tutmak.Bir lise hocam "dünyanın en kolay şeyi susmak, az kolaya kaçın ders işleyelim" derdi hep.Sessizliği bozmak cesaret isteyen bir olay , konuşacak değerli bir şeyim olduğunu düşündüğümde sanırım bu sessizliği müthiş bir tonla bozmam gerekiyor. Ufukta görünen kıyıda ise sessizliğime sessizlik katmaya devam edeceğim görünüyor.Umarım bir gün sessizliğim benim şarkım olur ve birileri beni dinlemeyi seçer.Unutmadan sende biraz susmayı dene , susmazsan dinleyemezsin.Kendi sessizliğine ulaşmaya çalış ne de olsa herkes aynı geceyi yaşar ama herkesin karanlığı başkadır.Aydınlık ise karanlığı nasıl geçirdiğine bağlıdır..


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Işıkları En Son Çıkan Kapatsın

23

İceberg