Kayıtlar

2016 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Pes Etme

Resim
Benzer bir son , dünyadaki tüm ilişkiler gibi benimde hayatımdan çıkan bir kadın . Tıpkı senin hayatından dikenlerini sürterek çıkartan insan gibi . Dünyanın tabanı çatlamış , bizim kalbimiz kırılmış çok mu? Yanında olmasada zihninde devam ettiriyorsun. Arkana bağladığın bir taş gibi, göremiyorsun ama seninle geliyor her yere , ağırlığı kalbinde. Sonra yerini nefrete, kine ve küfürlere bırakır .Nasıl diye sorarsın , nasıl olur da beni bırakır ve başkasıyla olabilir ? Beni nasıl bu kadar kolay unutabildi ? Cevabı bilmesen öğrenecek olamasan da kalbin bu sorgulamaktan kaçamıyor. Sonrası küfürler ama bir gece onun sana adadığı bir şarkı çalıyor, melodisi kalbinde kalan kırıntıları hareketlendiriyor ve gece sarhoş olup aramanla yada mesaj atmanla son bulabiliyor. Önce onun olmadığını sindir , bir gün dönecek umudunu bırakmayı dene çekmeceye. Biliyorum kolay değil ama eğer seni düşünüyor olsa sana yazardı muhtemelen, yani onun umurunda değilsin. Karşı çıkma bana , kendini kandırma . Sorul

Teşekkür

Teşekkür etti ulu çınar kargaya. Köklerinin ucuna bıraktığı tohumları midesine gönderen karga bu teşekküre kendine özgü ciyaklamasıyla karşılık verdi. Kanatlarını çırpararak uzaklaştı. Çınar bir parçasının yitip gittiğine üzülmedi, biliyordu ki o tohum başka diyarlarda yeşerecekti. Tohumu bıraktığı yerde kendini yaşatacağını biliyordu. Ölümsüz olmak aslında bu kadar kolaydı. Bazı insanlar da çınarlar gibidir aslında kimileri servi ya da asma... Tabi bazıları da karga kırlangıç ya da kelebek. Beraber olduğumuz her insan bizden bir şeyler kapar. Bu bazen yeni bir duygu olur bazen bir haraket ya da bir mimik. Karşımızdaki kişide kendimizi gördüğümüz bir parçaya ulaştığımızda ona olan sevgimiz artar. Diğer insanlardan onu ayırdığımız zaman işte o andır. Benim için çok önemli dediğin o insan aslında senden bir şeyler taşımaya başlayan insandır. Zamanla artan bu özellikler senin ondan ya da onun senden bir şeyler öğrenmesiyle artar. Bir gün kendinin tahammül edilmez biri olduğunu anlarsın.

Affet

Yine çıktın geldin dört duvar aklıma .Oysa söz vermiştim kendime ne unutmaya çalışacaktım nede ateşini harlamak için kozalak arayacaktım. Sensiz bir hayat inşa etmekte de başarılıydım. Taki tüm bina ilk rüzgarda yıkılana dek .Mimar senmişsin haberim yokmuş. Küfürlerin biri bin para yine. Sorun neydi diye düşünmeme gerek yok aslında, düşünmem gereken nereden  başlayacağım .Onlarca kalbe açtım kalbimi , üzer gider kırar parçalar diye düşünmedim ,sadece mutlu etmek , mutlu olmak istedim. Küçük bi çocuğun eline verilen oyuncak oldum kimi zaman , daha yenisi çıkınca kenara atıldım ,bazen parçalara ayrıldım ama bi şekilde toparlandım onardım kendimi . O ufacık çocuğun gözlerini gülümsetebilmek için her şeye katlandım . İşler sana gelince karmakarışık oldu işte . Benim bi kalbim varmış dedim nefes almakta zorlandım kalbimin atma sesini ağzımda hissettim. Artık öğrendim önce kendimi sevmem gerektiğini , aynaya bakınca suratımı bozmayı değil gülümsemeyi keşfettim. Bana yapılan tüm kötülüklere

Tüm Doğum Günlerine

Bugün doğum günüm nefes aldığımdan bi haber olan insanların şirin görünmek için mesaj atmalarından anladım ,tarih yapraklarından değil. Yapraklarda dökülmüyordu henüz , oysa eylül hüzünlüydü sevmezdi çiçek açmayı. Lanet olası küresel ısınma.. Biz bozduk bu dünyayı ağaçlar ve köpeklerle beraber ödüyoruz. İnsanlığımdan utanıyorum hatırladıkça. "Biz ne ara .." demiyorum ama biz bunun için yaratıldık . kirletmek ve kirlenmek savaşımız oldu tanrı tarafından bahşedildi bu akıl ama kullanamadık iyiliğe. Şeytan galip biz ise nakavttık mavi köşede. Ağaçsa bi haber çiçek açtı düzeltmek için bir şeyleri ,ben denedim demek için yada. Akıntıya kürek çekmek miydi bu yoksa yeni bir akım oluşturmak mı? O gemide kim vardı peki her hayvandan ikişer tane mi yoksa ?? Dünyayı sel mi basıcaktı yoksa boğulmuş muyduk beyin örümceklenmesinde . Algımız yıkanmış fakir edebiyatından tecaül arifin belini kıramamıştık henüz . Hüsnü tahlil olay yerine yine yakın .. "Gemi çoktan yol aldı kaptan" d

HİKAYE 2

-Zaman kaybetmeden başlamam gerekiyor ama nasıl başlamam gerektiğim hakkında bir fikrim yok. En son yazı yazdığımda ilk okuldaydım.Evet ilkokul.. "İlkokulda zeki bir çocuktum.Sanırım kasedi o kadar sarmak için vaktim yok.Kendimden bahsedecek olursam 11.09.1990 California doğumluyum.Memur bir ailenin 2 çocuğundan biriyim.Kardeşim benim için çok bir şey ifade etmese de benim her şeyim.Dürüst olmak gerekirse kendimden bahsetmek hoşuma gidiyor lakin övmek değil bu.Enerji dolu , kolay yaşam enerjisi bulabilen ama çok kolay yerle bir olabilen biriyim.Hareketli yerinde durmayan boksör gibiyim adeta .İlk yumrukta yıkılıyorum ama tekrar ayağa kalkmayı başarıyorum.Bir kaç güzel sözle bedava 3 top dondurma alan çocuk kadar mutlu olabiliyorum ama bir kaç kötü sözle tek oyuncağı elinden alınmış bebek kadar mutsuz olabiliyorum.Son olarak insanlara çok çabuk güveniyorum ve sonunda üzüleceğimi düşünsem bile elimden gelmiyor ve birine kendimi kolay kaptırıyorum.Clara buna son veriyor.Beni değişt

Yoldaş Önerisi

Akıp giden zamana karşı koymayı düşünmek bile aptallık. Zarlar hep düşeş gelicek değil tabiki , sevme yanılmalarım elbette olucaktı ama tüm tercihlerde yanılmak .. Değeri değersizleştiren, hayallerime attığı pençeyle yerle bir eden bu kadına kızmıyorum. Beni ben olduğum için sevmedi ve mutluyum bundan . En azından mutlu olmak için bir yol bulabildim . Boş bardağın dolu tarafına bakamadım belki ama bardağım olduğuna sevinebildim. Hikayelere başlamadan sonunu bulamıyoruz , görmemiz için ise yaşamamız gerekiyor. Yoksa nerden bilebilirdim ki beni öldüren şeyin aslında beni tekrar yapılandırdığını . Çokça insan kaybettim , fiziksel olarak çok kişiyi kaybetmesemde manevi olarak gidenler fizikende gittiler benden . Elbette evlerinde şuan yatıyorlar göremesem duyamasamda nefes alabiliyorlar. Çok İnsan kaybetmek için çok insan tanımam gerekiyordu tabi , oduna ihtiyacı olan alev gibi . Bunca insan ruhumu açtı , kanatlandırdı beni. Getirileri gibi götürüleri de oldu . Uçmak için kanatlara gerek o

HİKAYE 1

Söylesene Clara hayatında aldığın en büyük risk nedir ? Bunu sorarken bile içimde beni kemiren farenin dişlerinin birbirine vuruş sesini duyabiliyordum. Clara ağzını açtı ve zamanı benim için durduran kadının neden o olduğunu bir kez daha anladım. Sanki onu sevmemin  ne kadar doğru olduğunu kanıtlayan cümleler döküldü ağzından . -Beraberken sadece mutlu olacağımızı düşünüyorsan hemen siktir git bu odadan , sana 2 çocuk verip tüm gün işten gelmeni bekleyeceğimi düşünüyorsan da bekleme yola koyul. Ben sana tek bir şeyin sözünü verebilirim Frank . Asla canın sıkılmayacak.  +Bunun konumuzla ilgisini açıkladığın an seni balayına çıkarabilirim. -Hayatımda aldığım en büyük risk bir adamla beraber yaşamak istediğimi söylemiş olmamdı .  +Yani beni seviyorsun?  -Hadi ama Frank sevdiğimi söylemediğimi biliyorsun .  Sadece gülümsedim cevabı biliyordum ve onu zor durumda bırakmak isteyeceğim son şeydi . 2 düğmesi açık olan gömleğine elimi uzattım . Belinden yavaşça kavradım ve kendime doğru

Stabil

Resim
Hep aynı yüzler hep aynı cafeler ortamlar, içtiğim kahve bile aynı..Değişen bir şey yok hayatımda. Rutinimi tekrar etmek yeni rutinim.Uyumak gibi alışkanlığım oldu dışarı çıkmalarım..Anlatacak bir şey yokken saatlerce koşabildiğim bir avuç insan.Bazen onların da arkadaşı dahil oldu tabi muhabbet beleş olunca sirkeden tatlı gelir insalara.Beni dikkatlice dinleyen birkaç göz dikkatimi çekiyor her ağzımı açtığımda.Çıkan kelimeleri kaçırmadan dinleyip ardından telefonlarına gelen mesajı cevaplamamı istedikleri bile oldu.Sırf o hatunu etkileyebilmek için benim mesajlaşmamı dahi istedi masadaki yeşil renkli polo tişörtüyle oturan, kolunda dört haneli uçuk etiketiyle taktığı saati ben de buradayım diyordu.yavaşça limonatasını içerken telefonu bana uzattı. İnsanlar birini etkilemek için neden olmadığı gibi davranır . Kendi gibi sevilmek varken rol yapmak.Çok iyi oyuncu olduğumuzu düşündüğümüzden mi yoksa kazanma hazzı mıdır bu bilmiyorum. Sırf koluna ojeli parmaklarıyla nazik bir el girsin

İceberg

Resim
Hiç bi çicekle konuştun mu ? Ona övgü dolu güzel sözler söyledin mi mesela . Eğer bir gün denersen , senin dilini bilmeyen o canlının bir başka çicek açacağını görürsün daha gür daha renkli daha güçlü. Fazla sevgiden ölmez mesela yada fazla sevildiği için gitmez , kalır ve cevap verir sevgine . Kadınlar bu yüzden çiçeğe benzetilir kanaatimce ama biz insanız değerinden fazla verdiğimiz her sevgi tanesi birimi ne olursa olsun bize uzunlukla dönüyor yani uzaklaşıyor bazen metrelerce bazen kilometrelerce . Sevdiğini söyleyince giden bir canlı yarattı tanrı ve adına insan dedi. Korkaktı insan ve aynı zamanda korkusuz  . Korkusuzlar sevdi , korkaklar ise gittiler . Bu savaştan da galip çıkmadı ve taraflar mutsuzluklarında boğuldular . Bazıları o kadar cesurdu ki zamana aldırmadan onsuz sevmeye alıştılar kendi zaman dilimlerinde bitmeyen bir sevgi yarattılar ve bu okyanusta tek başlarına yüzdüler . Boğulmadılar belki ama güneş suyu kuruttu ve su çekildi , sevgi kıyaya vurdu. Kararında güz

Uykunun Sesi

Resim
Çok bilmiş gibi sürekli tavsiye yazısı yazıyorum. Kendi dertlerime çare bulamazken nasihat vermeye çalışıyorum. Ne denli yardımcı oldum ki sana ? Neyse ki bu sefer nasihat okumayacaksın. Günlerdir uyumakta sıkıntı çekiyorum. Kulaklığımda çalan parçalara eşlik etmekle başlıyor her şey. Sonra sözlerinde kayboluyorum . Ardından kendi dertlerim geliyor aklıma ve bi anda iç sesim şarkıyı bastırıyor hiç bir şey duymuyorum . Çalan müzik değişmiş durmuş farketmiyorum. Kafamın içindeki ses susana dek hangi şarkı olduğunu bile bilmiyorum . İçimi kemiren ,beynime hükmeden bu ses kimin onu da bilmiyorum. Kendine has bir tınısı var ama Sessiz.. Evet evet güçlü bir sessizliği var . Emiyor diğer sesleri kendi dinlensin istiyor hedefine de ulaşıyor her seferinde . Bana bıraktığı tatsa sadece yorgunluk. Beynim 100 yaşında bi sofunun vucudu gibi. Taşıyamayacağı yükün altında ezilmiş işçi. Ruhumda kara lekeler var bedenimi ele geçirmek isteyen. Tüm bilgeliğiyle karşı duran beyaz noktalar izin vermiyor

Karışmak

Resim
Su bile saflığını kaybeder rakıya aşık olunca derdi sevdiğim biri.Sevmek hep ödün vermek gerektirir mi peki.Zeytinyağı suya aşık olamaz mı yada . Kendinden ödün vermeden sevmek.Fedakarlık tabi ki olması gereken bir nimet ama bu farklı be .Birini severken kendi gibi olmasını sevmez miyiz .Peki neden sonra istediğimiz gibi olmasını isteriz.Onu bizleştiririz .Benim sevdiğim şeyi sevsin , yesin , okusun diyerek ortak nokta arttırmakla başlar ama sonrasında su zeytin yağına karışır.Sürekli karıştıran mixerin fişi çekildiğinde sular dirilir belki ama işler karışır.Zeytinyağı olarak tanıdığın insan gözüne batmaya başlar üstte durmasından rengine kadar atmadığın çamur kalmaz beğenemez olursun , dışlarsın onu. Üste çıkmasına aşık olduğun kişi , o artık dışladığın kişi olur. Aşk hayranlıktır belki de .Onun gibi olmak için onunla olmak.Çırak olmak sevdiğinin yanında ama çırpındıkça batmak bataklığın dibine.Sonuçlarına katlanmak vefa beklemeden tam onun gibi oldum derken terk edilmek yada terk

Close your eyes

Resim
Kafamı yastığa mutlu koymayı özlemişim . Çoktandır hissetmemiştim iliklerimde mutluluk rüzgarını. Tatlı bi gitar soundu gibi uyumama yardımcı oldu tüm gece.Başımın dönmesi de bundan sanırım yada hamaktayım , beşik için fazla büyüdüm.  Sevmek aptal gülüşlerle anlaşılabilen bir şey bence. Nedensiz, sebepsiz sonuçlarının önemsiz olduğu bir his . Aşk değil sevgidir baki olan. Ucu ufuk çizgisindeki gökkuşağına benzer. Ne kadar sevsende hep daha fazla yolun vardır . Karşılık beklemek hata mı peki? Karşılığı olduğu için yapmak değil bir işi. Yapınca karşılık görmek . Aradaki pamuk ipliğini görmek aşkı anlamak oluyor sanırım. Herneyse hormonlarımın salgılamayı özlediği şu anın keyfini sürmek istiyorum . Dışarda kopan fırtına içimdeki huzuru etkileyemiyor mükemmel bir his . Sevin ulan . Ha diyince sevilmez tabi ama elbet inanırsın birine , zarar veririm diye düşünme cesaret et yapamadığını yap sev . Kalbindeki dört odacığı kullan artık.  Küçükken sevmek daha kolaydı . Oyuncak arabalara tapabil

Bir tavsiye yazısı

Unutan iyileşir demiş Nietzsche peki ya hastalıklıysa. Hipertimestik deniyormuş buna unutamıyorsun ne kaybettiğin insanları ne de söylenen şeyleri yapılan kavgaları belki tüm ayrıntılarıyla değil ama unutmak isteyecek kadar acı veren hisleri . Yaşamaktan korkmaya başlarsın galiba bu yüzden korkar olursun yeni tecrübelerden . Acı verir unutmaya çalışmak , ölmek kurtuluş olur ,belki de eğer garantisi olsaydı anıların da gömülmeyeceğine rahatça verebilirlerdi son nefeslerini . İnsanlar neden ölümden korkar peki ? Sessizlik mi ürkütür onları bilinmezlik mi güneşten mahrum kalmak mı? Yoksa bir abimizin dediği gibi bu tecrübeyi yaşamak ağır mı gelir insana. Onca şey yazılabilir aslında ama yaşadığımızın farkında olmamız gerek önce , kafamı kaldırdığımda gördüğüm kozalaklar mesela yada tahminen 10ar metre aralıklarla dikili olan çamlar, tepemde ışığını hiç esirgemeden herkese eşit yayan güneş ,toprağa nefes aldıran solucan aslında biraz dikkatle yaşamanın bırakılamayacak kadar güzel olması öl

Hala bir şeyler eksik

Resim
Özeniyorum . Hayatın akışına kendini usulca bırakanlara , yelkenliyle okyanuslara açılanlara . Ben düşlerimde yapamazken bilmediği sulara atlayanlara. Ben kendi savaşıma girmeye korkarken 4 tarafı savaşla çevrili olanlara. Hepsiyle baş ederken sevebilenlere ama en çokta boşvermişliklerine özeniyorum . Gidene el sallayanlara oysa ben ben sadece ardından su döktüm bolca su , daha çabuk dönsün diye.Sahi bir gün ağlasam sel olur muydu sevdam? Yapamıyorum. Bankta uyuyamıyorum mesela sabahı hayal etmeden geceyi yenemiyorum. Kum saatini çevirince düşen tanelere bakmadan edemiyorum , o bir dakika da yiten yaşamları , dünyadaki ilk nefesini alanları aklımdan çıkaramıyorum. Düşünmüyorum düşlüyorum.Ruhum nefes nefese kalsada , karasular inse de yüreğime bir aralık bir mutluluk dalı bulup tutunuyorum güçsüz kollarımla.Feleğin çemberine bir 3lük  daha atıyorum.Sahi biten periyot muydu maç mı? Unutmuyorum.Unutamıyorum . Belki unutmak istemiyorum belki de hafızam tahmin ettiğimden daha güç