23

Günlerin adı, sürelerince yaşanılan olayların değerine göre değişebilir. Hasatın süresine göre ekinin değişmesi gibi. Bir meşe palamudunun buz devrindeki gibi oradan oraya taşınmasına da şahit olabilirsin belki de Tyler Durden olmak isteyerek geçirirsin gündüzlerini. Geceleri o olduğunun farkına varmadan yada onun olmadığını bilmeden. Herkesin bir Marlası da olmalı tabi. "Eğer bi tümörüm g; adını marla koyardım." diyordu. Beyninin içine birini kabul etmek zor karar olsa gerek. İnsanoğlu daha kalbe alışamamışken.

Yazma hevesimin yorgun ellerime güç vermesi ümidiyle oturdum masaya. Mürekkebimin kağıdı ıslatmasını istedim. Taştı mürekkebim karaladı umutları. Yüzleşmek, kendini zor sorulara emanet etme çabası. Karşımda elleri önden bağlı başı yerde, yarası düşünmek olan adam benim. Cevabını bildiğim soruların cümlelerini kurmaya çalışmam kabuk tutmasını engelliyor. Muazzam bir haz ve acının kesişimi olan bu kümeye yansıma gözlem diyebiliriz. Aynaya bakmanın kolay ama izlemenin zor olması gibi..

23üncü yaş, MJ nin arkasında yaşımla eş numaralı formasını giyen kedinin bile kaplana dönüşebileceği motivasyonu sağlayan , mor ve ötesinin ruh acımasını yaşattıran, doğada üzerine bir çok komplo teorisi üretilen sayı. Hüngür hüngür, karşı konulamaz bir hızla geçti.

Gecenin üçünde yatağıma uzanıp arapsaçı olmuş siyah kablolu kulaklığımı çözmeye çalışıyorum. Turuncu silikonlu kulaklık kısmını kulağıma yerleştirirken kulakiçi kulaklığın kulağımda durmamasına sövüyorum bir posta. Spotifyden farklı zamanlarda tamamen düzensiz ruh halime göre eklediğim şarkıların oluşturduğu eşsiz listemi açıyorum. Müzik dinlerken geleceğimi, hayatımı, saçma sayılabilecek olayları dahi hayal ederken buluyorum kendimi. Sanki bir nefes almışım ve sonbahar olmuş gibi. Önce kızıyorum kendime şarkıyı piç ettim diye ama o kaybolmada bana eşsiz ortamı ayarladığı için müteşekkir oluyorum ses veren o ruha. O huşu içindeki bitkisel hayattan uyanmak müthiş bir tatmin veriyor. Acaba bir daha olur mu diye başka melodilerle deniyorum ama olmuyor. Yıldız kaymasını yakalamak gibi bir şey bu. İstediğinde değil en beklenmedik anda yakalıyor seni. Benim için huzurlu olmanın tadı bu olabilir. Kayıp bir nakaratta beşuş an. Öyle bi beşuşluk ki bu, iç kanatan, o yıldız gibi yol alırken yeryüzüne yanarak yok olan. Suretleri hayal ettiriyor şarkı, tanımadığım insanların suratları akıyor gözümün önünden. Garip olan asla geçmişe gittiğimde yakalayamıyorum bu mislik havayı. Geleceğin puslu olması mı tütsü etkisi yaratıyor bilemem. Sadece gelecek hayal kurduruyor sanırım. 

Akrep yelkovanın yarışı 3-5 derken gün ağrıyor. Gölgem siliniyor. Yaram hala kapanmamış. Az sayıda denk gelen güneş ışığının aydınlattığı odamda karanlığın gücü kırılıp kuşatmayı kaldırırken çıkıyorum yatağımdan. Baş ucumdaki saatin alarmını kapatıp sustuyorum söylenmemiş küfürleri. Beni ben yapan güne uyandım başka bir farkı yok bu günün. Doğa hatta evren için hiç bir anlamı olmayan , kendine anlam yükleme çabasında olan bir kaç milyar insanın doğum günü bugün. Ne var ki içlerinden çoğu artık toprakla müttefik olmuş durumdalar. Hepsinin bilincindeyim ki bu bilinç beni bu hayatta daha mutlu olmam, toprak üzerinde yaşanmadık şey bırakmam gerektiğini hatırlatıyor. Yoksa bu savaştan galip yok, sadece büyümek var ilmek ilmek. Yenilmezsen büyüyemezsin diyordu büyükler ne var ki ölüm savaşını kaybettiler ve büyüklükleri bedenlerini aştı. 

Biliyorum , avuçlarının içindeki çizgiler değil geçtiğin yollardır kaderin. Hislerin yaşanmışlıkların dertlerin mutlulukların , ilk sarılman ilk ölü görüşün, ilk öpüşmen ilk üşümen, ilk sevişmen doğum günün, ilk aşık oluşun son ölümün .. ve diğer tüm detayların, senin hayatını hayat yapan detaylardır. Yaklaş hayatlarını mızı çarpıştıralım dolu bir hayat geçirmeye, şerefe..

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Işıkları En Son Çıkan Kapatsın

İceberg